27 Mart 2012 Salı

İğneada'ya 305km gidenzi gelenzi

   Yine bir puslu bir pazar sabahıydı. Hava serin, ama kalplerimiz sıcaktı. Doğa ananın uyanışını an be an izlemek; kaderimizi çizen... ne bu ya? Merhaba motor tepesinden inmeyen, inince tekrar binmek isteyenler. Bu hafta İğneada'ya ve hatta daha ileri bir köy olan Limanköy'e gittik.

   Ahanda rotamız:

Git-Gel 305km
   Drum-man'i evinden aldık, vizeye kadar gittik. Ben de motoru aldığımdan beri 1 depoyla kaç km gidebilceğimi hesaplamaya çalışıyorum, kısmen de olsa sonunda becerdim: yarım depoyla 205 km gittim. Motor daha yeni, 1400km'de. Vize'de benzinciye girdik, motorlarımız yediklerini sindirirken biz de uzandık çimenlere sere serpe vışş:

Jackal & Drum-man
 
Hoop! Ben geldim.






   5 dakika uzandıktan sonra, kaltık, Yenice köyüne ara vermeden ulaştık. Burada kasap+lokantada karıncıklarımızı doyurduk bea.


Sofrayı donat hancı!


Manda!



Pampalar

   Drum-man'in memlekete yaklaştığımız için tanıdıklar da artmaya başlamıştı. Yemeklerimizi beklerken mekan sahibiyle Drum-man tanıdık çıktı aramızda şu diyolog geçti:

Mekan sahibi: Çevirme vardı.
Drum-man: Yok ya lazım değil, acelemiz var.
Ben: nasıl yani çevirme?
Drum-man: Oğlum vaktimiz yok geç kalırız, bekleyemeyiz.
Ben: Çevirmeyi polis mi yapıyor, jandarma mı?
Jackal: ne polisi oğlum? Oğlak çevirme! (gülüşmeler)

   Sonra hepsini vurdum, çevirip yedim. Şahit kalmaması için bütün köyü temizledim, köylüleri de çevirme yaptım. Bana kimse gülemez ulann!


   3 kişi 1 kilo köfte, koca bir salata, 3 mandaya 60 tele ödeyerek olay yerinden uzaklaştık.     

   Yıldız Dağı'na gelene kadar sorun yok, basıp gidiyoruz: 90-100 virajlar çok tatlı, sağa sola yatmak çok zevkli. Ama dağda yollar çok virajlı, ve bazı yerler genişletilerek tekrar yapılıyor; oldukça bozuk. Cbf 150'nin amortisörleri oldukça yumuşak ve hemen tepki veriyor.

   Dağı cbf 150 ile aşmak çok zor. Giderken problem yok; genelde bayır aşağı iniyorsunuz ama dönüşte o tatlı tatlı yediğiniz yemeklerin acı acı... Bayırlar yok mu o bayırlar... Tork fazla olmadığı için sürekli vites düşürmek zorunda kaldım. Tork canavarı Transalp ve xcity 250 çatır çatır gidiyorlar. Biraz yordum motoru olsun, işi ne.

   Bayır aşağı inerken motorumun frenleri benden tam not aldı, bunun yanında virajları geçerken çok dikkatli olmak lazım, yeni öğrenen biri için tehlikeli olabilir: abartmıyorum bazı viraj dönüşleri 300dereceden fazlaydı. Cbf'in yol tutuşu ise oldukça iyi. Kimbilir Transalp nasıldır.

   Aslında İğneada Longoz ormanlarına uğramayı da düşünüyorduk ama mümkün olmadı, konaklamadan olmaz dediler. Ayrıca bakındıysak da yol ayrım tabelası falan göremedik.

   Yıldız Dağı'nı aşarken:

Jackal







Drum-man & Şenbass

   İşte yukarda bahsettiğim inişi kolay; ama çıkışı eşek anırtan yokuşlar buradan itibaren başlıyor. Buraları da geçtikten sonra tekrar dinlenmek ve ihtiyaç molası için düzlükte durduk:








Honda Transalp wallpaper


Garibim daha dönüş yolunu görmemiş nasıl da mutlu





Bişey anlatıyorlardı ama hatırlayamadım şimdi

   Ormanlara haykırdım burada, kendimi doğaya verdim, doğa ana tam olarak uyanmamıştı ama elbet yakındı. Jackalla ormana haykırırken, Drum-man "fazla bağırmayın domuz var buralarada, kovalarlar bizi; her yer doğa olur sonra"dedi. Bakındık, sustuk, bekledik. Ne ayısı domuzu arkadaş bir tane sincap bile gelmedi yanımıza. Herkes uyuyordu sanırım.





   Neyse efenim devam ettik, bastık gaza ve sonunda İğneada'ya geldik. Hiç durmadık ve Drum-man'ni takip ederek İğneada'nın limanına geldik:


Soldaki evlerin arkasında Limanköy bulunuyor

 
Solda flu görünen yer İğneada merkez






Çok mutluyum ihihi



Jackal ve ölümcül yıldız hareketi




Sol taraf liman


İleride sağa sapan bir yol var oaradan Limanköy'e gidebilirsiniz


İŞTE KARŞINIZDA LİMANKÖY








 



Soldaki yapı muhtarlık ve köy kahvesi, sağdaki misafirhane

   Limanköy güzel, sakin bir yerleşim. Geçimlerini balıkçılıkla sağlıyorlar. Genç nüfus genelde şehirde çalışıyormuş, bu yüzden de balıkçılık oldukça azalmış durumda. üstteki fotoda solda kalan kahveye gittik, Önünde Atatürk büstü vardı: başta dikkatimi çekmemişti ama yakınlaştıkça büstün altındakilerin ne olduğunu anladım.







Ağaçlardan kitap yapmışlar, çok güzeldi.
 Drum-man'nin tanıdıklarıyla karşılaştık, sağolsunlar muhabbet yaptık, çay ikram ettiler bize.

Jayjii

Şenbass

Muhabbet son sürat giderken

    Yüzü bize dönük olan kişi uzun yıllar balıkçılık yapmış. Karadeniz'da avlanmanın artık zor olduğuna, balık sayısının azaldığına ve bunun nedenin Ukrayna gibi ülkelerin tam da balıkların göç yollarını tuttuklarını ve boğazlara kadar inemediklerini söyledi. Eskiden kalkan balığı avlarlarmış, çok iyi para kazanmışlar, ama artık pek kalkan balığının kalmadığını ve gençlerin çalışmak için başka yerlere göç ettiğinden bahsetti. Ayrıca, artık avlanmanın hem zor hem de riskli olduğunu da anlattı.

   Longoz Ormanı'ndan laf açıldı. Karayoluyla gidemesek de yaz geldiğinde bizi gemiyle sahilden ormana götürebileceğini söyledi. Ayrıca "tenekede tavuk, mangal yaparız" dedi, yaz mevsimi için gün alındı ve bu sefer kamp kurmak için gidileceğine karar verdik.3-4 çay içtik, arkadaşlar konuşurken kalktım birkaç fotoğraf daha çektim.


Höyyt yürü böe bormalının köpee!


Dede ve seksi terlikleri


Höyyt hala geliyo!


Konuk evi: alt kat kütüphane, üst kat ise 3 kişilik konuk evi


Güzel şeyler bunlar, bravo



Plakaya dikkat!

   Kahvedeki adam bizi misafir etmek için çok dil döktü, başka zaman artık. Biraz daha oturduktan sonra iğneada merkeze geri döndük: sahili dolaştık.





Bi' şey mi didin bilader?
 

Pampalar



   Karadeniz sahilinde yemek yiyelim dedik, bir lokantaya geldik.






Aklımıza birşey geldi:


Veresiye satan, peşin satan


Birinci Çinko!


İğneada köpek dolu






Kaliteden taviz vermeyenlerin markası


Köpecik yemek bekliyor

At gibi köpecik

Jackal'ın ısrarıyla...

    Yemeğimizi yedik. Karides güveç ve kalamar. Aslında yediğim içtiğimin fotosunu çekip koymaktan hoşlanmıyorum: böyle ağzına köfteyi ittirirken çekip koyan tipler var, en azından benim fotoda eylem yok, henüz... Hesap 60 lira tuttu.

   Artık geri dönmeliydik, güneş batıyordu. Cbf 150 anırtan yokuşları çıktıktan sonra Yıldız Dağı 'nda tekrar ara verdik:

Dağın arkası İğneada

 
İğneada 'ya gidiş yolu

   Yollar açılıyor o yüzden giderseniz dikkatli olun, bu yollar enduro motor istiyor. Fazla uzun değil ama: bozuk kısım 15km falandır. Ağaçalrı keserek genişletme yapıldığı için sağda solda dallar falan var aman dikkat!

   İşte meşhur manyetik alan yolu. Ne manyetik ama tırt, motorda işe yaramadı, 30km ile gidip boşa attım yavaşladı, yavaşladı 10km hızla sabit gitmeye başladı. Ben zannettim 50 ile falan gideriz :)

Manyetik yol! X-men 'deki Magneto bu ormanda doğmuş

   Geldiğimiz yoldan devam ettik. Drum-man' den Büyük Yoncalı'da ayrıldık, o Çerkezköye döndü, biz de arka yoldan Velimeşe'ye çıktık. Evimize geri döndük.

   Cbf 150 daha önce dediğim gibi genelde çok iyi bir motosiklet. Hatayı kabul eden ve hacmine göre kullanıcıyı memnun eden bir yapısı var. Yumuşak amortisörleri sayesinde bozuk yollarda sürmesi keyifli. Yeni yapılan bu yol yüzünden bütün motor battı tabi. Geri dönüşte Vize üzerinden giderken trafik vardı ama Transalp kadar çabuk hızlanmasa bile sollamaları çok rahat yapabiliyosunuz.

   Ayrıca bu sefer eczaneden aldığım, yumuşak, plastik turuncu, ipli (muhabbet nereye gidecek bakalım) ve sadece 2,5 lira olan kulak tıkacını kullandım. Oldukça işe yarıyor, rüzgar sesini kesiyor, motor sesini de kestiği için, yanlışlıkla 4. viteste 80 yaptım. Ben de diyorum neden gitmiyor bu motor. Kulaklıkla birlikte balaklava kullanmanızı tavsiye ederim, ben öbür türlü kaskı takarjen kulaklık da kulağımdan çıktı.

   Gelecek hafta nereye gideceğimiz ise henüz belli değil. Motorunuza ve kendinize iyi bakın.